ŞİİR TÜRLERİ
LİRİK ŞİİR
İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiir türüdür. Divan edebiyatında özellikle gazeller, murabbalar, şarkılar; halk edebiyatında koşmalar, semâiler bu türe örnektir. Yeni Türk edebiyatında ise türlü nazım şekillerinde yazılmıştır.
ÖRNEK:
GAZEL
Hasılım yok ser-i kuyunda beladan gayrı
Garazım yok, reh-i aşkında fenadan gayrı. a
a Matla beyti
Ney-i bezm-i gamem ey ah ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayrı b
a Hüsn-i matla
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk,
Ki gözüm görmeye ol mehlikadan gayrı c
a
Yetti bîkesliğim ol gâyete kim çevremde
Kimse yok çizgüne girdâb-ı belâdan gayrı d
a
Ne yanar kimse mana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı e
a Beytü'l-gazel
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbıb ki bu seyl
Komadı hiç imaret bu binâdan gayrı f
a Hüsn-i makta
Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur bende sadâdan gayrı g
a Makta beyti
Özellikleri:
Aruzun "Fe i lâ tün / Fe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lün " kalıbıyla yazılmıştır.
Bütün beyitler güzel olduğu için yek-âvâz, konu bütünlüğü bakımından yek-âhenk bir gazeldir.
Kelimeler:
Hasıl: meydana gelen
garaz: niyet
reh: yol
ney: çalgı aleti
bezm: meclis
mah: ay hevâ:1. hava, 2. istek, arzu
hicran: ayrılık
sirişk: göz yaşı
mah-lika: ay yüzlü sevgili
bî-kes: kimsesiz
çizgün-: dönmek, dolaşmak.
bâd: rüzgâr
özge: başka
habâb: su kabarcıkları
mevc: dalga
imaret: bina
temettu': kazanma, fayda
sada: ses, yankı
PASTORAL ŞİİR
Doğa güzelliklerini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban hayatını ve bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. "Pastoral" kelimesi "çobanlara ait" demektir. Batı edebiyatlarında doğrudan doğruya doğa manzaralarını canlı biçimde anlatan şiirlere idil, konuşma biçiminde yazılan pastoral şiirlere de eglog denir.
ÖRNEK:
BİNGÖL ÇOBANLARI
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum.
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların,
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün aynı pınardan doldurup testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Okuma yok,yazma yok, bilmeyiz eski yeni,
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı.
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
"Suma"mın başka köye gelin gittiği akşam,
Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla,
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,
Daima eğeceksin başkalarına boyun;
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an,
Mademki kara bahtın adını koydu çoban!
Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla,
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına,
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına.
DİDAKTİK ŞİİR
Belli bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlâkî bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü zayıf şiir türüdür. Manzum hikâyeler ve fabllar bu türe girer.
ÖRNEK:
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balıla yağ ede bir söz
. . . . .
Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Şu cihan cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir söz
Yunus Emre
EPİK ŞİİR
Konusu savaş, kahramanlık, yiğitlik ve yurt sevgisi olan ya da tarihî bir olayı coşkulu bir anlatımla işleyen uzunca şiirlere denir. Aynı anlamda destanî şiir, hamasî şiir ve kahramanlık şiir terimleri de kullanılır.
ÖRNEK:
SAKARYA DESTANI
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım, akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak; bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor, ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor, yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!...
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
DRAMATİK ŞİİR
Hayatın trajik, komik, korkunç bir yanını göz önünde canlandırmak ya da tiyatroda oynanmak için yazılan şiir türüdür.
ÖRNEK:
Eşber'den
Aristo -Bilmem ne bu ihtiyar-ı halvet?... İskender - Ah kâşke ben ilâh olaydım!
İskender -Vay siz misiniz? Büyük mürüvvet. Hep bildiğimi hemen bulaydım.
Aristo -Eş'ar okuyordunuz, işittim. Her yerde görüp o yârı elbet,
İskender -Birkaç gecedir ki âdet ettim; Her lâhza eder idim muhabbet!
Yıldızları eyledim temaşa; Hem etmek için muhabbet ibraz,
Eş'ar ki Hâlik etmiş inşa! Her şeyden onu ederdim ifraz!
Aristo -Bir nazarda bin cihanı rüyet Aristo -Şimdi dahi nezdinizde mevcut.
Yani bu da bir muvaffakiyyet! İskender - Bir dür gibi kim denizde mevcut.
Abdülhak Hamit Tarhan
SATİRİK ŞİİR
Alay etmek, dalga geçmek veya güldürmek maksadıyla yazılan şiir türüdür.
ÖRNEK:
Pâdişahım, bir dırahta döndü kim gûyâ vatan
Dâimâ bir baltadan bir şâhı hâlî kalmıyor
Gam değil ammâ bu mülkün böyle elden gitmesi
Gitgide zulmetmeğe elde ahâli kalmıyor.
Eşref